Diş Beyazlatma

Modern toplumlarda bireyler dişlerinin görünümünü önemserler, hatta dişlerdeki şekil ve renk bozuklukları kişide psikolojik rahatsızlıklara kadar varan problemlere sebep olabilir. Dişhekimliğinde estetik ve restoratif maddelerin gelişmesiyle pek çok renk, şekil, konum bozuklukları kolaylıkla çözümlenebilmektedir. Renklenmiş dişlerin beyazlatılması (bleaching), diğer restoratif metotlara kıyasla daha ucuz, pratik ve zararsızdır.

Beyazlatma dişlerin yapısında (mine ve dentin tabakasında) oluşan renklenmeleri giderme işlemidir. Şu anda bilinen iki değişik beyazlatma yöntemi vardır. Bunlardan ilki hastanın kendi başına uygulayabileceği bir yöntemdir, aşamaları şöyledir:

  • Hekimin ağızdan ölçü alıp, dişlerinizin üzerine takabileceğiniz ince lastik kalıpları hazırlatması,
  • Hastanın kendisi için hazırlanmış özel kalıbın içerisine ilaç yerleştirerek bu kalıbı beyazlatılacak dişlerin üstüne günde en az 6 – 8 saat takması (tercihen uykuda),
  • Tedavinin ortalama 1 – 4 hafta içinde sonlandırılması.

İkinci yöntem ise klinikte bir hekim tarafından yapılan beyazlatmadır ki aşağıdaki şekilde uygulanır:

  • Ağartıcı ilaç bu işlem hakkında deneyimi olan bir hekim tarafından diş üzerine yerleştirilir.
  • İlgili dişin üzerine beyaz renkli ışık kaynağı belli bir süre tutulur.
  • İşlem bittiğinde sonuç hemen gözlenir.

Her iki yöntemde etkin olmasına rağmen tercih, renklenmenin derecesine, tedavinin ne kadar çabuk sonlandırılmak istendiğine ve hekimin görüşüne bağlıdır.

Lazerle diş beyazlatma nasıl olur?

Beyaz dişlerle gülmek hepimizin istediği ve Lazerle yapıldığında bir seans süren kolay olan bir işlemdir. Temiz bir ağız ve sağlıklı gülüş için önce dişler temizlenir ve ardından Lazerle diş beyazlatma yapılır. Beyazlatma koltukta 45 dakika kadar süren estetik bir işlemdir ve hiç bir zararı yoktur. Genel olarak bir günde diş beyazlatma yapılması için dişlerin lekeli ve  renginin çok koyu olmaması gerekmektedir. Dişlerin renginin kişiler arasında farklı olması nedeniyle bazen beyazlatma 2-3 seans da sürebilmektedir. Lazerle beyazlatma yapıldıktan  sonra dişlerin renginin kalıcı olarak beyaz kalması mümkündür. Kalıcı diş beyazlığı için çok miktarda kahve, çay, kola ve sigara  tüketimi renklenmeye sebep olduğundan tavsiye edilmez.

Dişler neden sarı veya koyu renkte olur?

Dişlerin içindeki protein tabakasının yoğunluğuna bağlı olarak dişlerin rengi kişiler arasında farklılık gösterir. Sonradan olan renk değişikliklerinde ise en sık rastlanan durum, yaş ilerledikçe dişlerin renginin koyulaşmasıdır. Dişleri boyayan maddelerin (kahve, çay, kola, sigara vb.) tüketimi, dişe gelen darbeler, eski protezler, kaplamalar ve dolgular da renk değişimine sebep olabilir. Dişlerin gelişimi süresince antibiyotik kullanmak (tetracycline gibi) veya aşırı flor tüketimi de dişlerde koyu renklenmelere yol açar.

Beyazlatma işlemi ne zaman ve kimlere uygulanabilir?

Dişlerinizin renk tonu koyu ise, sarı, gri ve kahve tonları varsa veya üzerinde lekeler bulunuyorsa yapılan muayene ve teşhis ile dişlerin beyazlatmaya uygun olup olmadıkları belirlenir. Dişlerin beyazlatılma işlemi sağlıklı bir ağızda sorunsuzdur. Daha beyaz ve doğal gülümseme için güvenli bir çözümdür.

Dişlerin beyazlatılması güvenli midir?

Evet! Yapılan araştırmalara göre, dişlerin beyazlatılması kontrol altında yapılırsa son derece etkin ve güvenlidir. Dişlerin rengi 6 tona kadar açılabilir. Dişler ve dişetlerinde zararlı bir etki görülmez. Bazen dişlerde hafif soğuk, sıcak hassasiyeti olabilir ancak bu durum tedavinin aralıklı yapılması veya bırakılmasıyla tamamen düzelir.

Site içeriğinde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.

Diş Çekimi

Günümüzde, bilimsel ve teknolojik ilerlemenin dişhekimliği bilimine katkıları sayesinde, öncelikle dişi tedavi etmek ve ağızda tutmak hedeflenmekle birlikte, bazı durumlarda, hasta sağlığını koruma veya tedavi planlaması nedeniyle diş çekimine başvurulmaktadır. Bu durumları şöyle özetleyebiliriz:

  • İleri derecede çürük ve madde kaybı yüzünden tedaviyle kurtarılamayan dişler.
  • Çarpma sonucu, tedavisi mümkün olmayacak şekilde kırılan dişler.
  • Kanal tedavisine rağmen kurtarılamayan apseli dişler.
  • İleri derecede dişeti iltihabı nedeniyle sallanan dişler.
  • Zamanında düşmeyen süt dişleri.
  • Aşırı konum değişikliği (dönme, devrilme vb.) nedeniyle sorun yaratan dişler.
  • Kist ya da tümör içindeki dişler.
  • Tam sürememiş (gömük) ve sorun yaratan dişler.
  • Yer darlığı nedeniyle ortodontik tedaviye yardımcı olmak amacıyla, sorunsuz olduğu halde bazı dişler çekilebilir.

Diş çekiminden sonra dikkat edilmesi gerekenler

  • Çekim yarasının üzerine konan tampon yarım saat kadar tutulmalıdır.
  • Bu tampon atıldıktan sonra, gerekmiyorsa tekrar tampon konmamalı, oluşan pıhtının bozulmamasına özen göstermelidir.
  • Ağız suyla çalkalanmamalıdır.
  • Çekim sonrası iki saat kadar bir şey yenmemeli, bu süre dolduktan sonra da mutlaka ılık şeyler tecih edilmeli ve çok sıcak ya da soğuk yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
  • 24 saat sigara içilmemelidir. Sigara pıhtının bozulmasına ve yara yerinin iltihaplanmasına neden olabilir. Kuru soket denen bu durum uzun süre ağrıya sebep olur.
  • 24 saat alkol alınmamalıdır.
  • Hiç bir şekilde çekim yerine dokunulmamalı, yara bölgesi emilip tükürülmemelidir.
  • Yaralı bölge 24 saat kullanılmamalıdır.
  • Ağrı olursa aspirin dışında bir ilaç tercih edilmeli, mümkünse bunun için hekime danışılmalıdır.
  • Çekim yeri mutlaka temiz tutulmalıdır.
  • Yara içerisine yemek artığı dolması önlenmelidir. Çekimden 24 saat sonra, yumuşak bir diş fırçasıyla bölge yavaşça fırçalanmalıdır. Bu sırada ılık tuzlu su gargarasından da faydalanılabilir.
  • Kanamanın hafif bir sızıntı halinde 6- 24 saat sürmesi normal kabul edilmektedir.
  • Ancak aşırı bir kanama varsa ya da bu süre aşılmışsa mutlaka dişhekimine başvurulması gerekir.
  • Aynı şekilde, uzun süren ağrı şişlik durumlarında da hekime haber verilmelidir.
  • Sızıntı şeklinde devam eden kanamalarda, ıslatılmış bir çay poşeti, gazlıbezle sarılarak yara yerine konulabilir. Bu şekilde bir süre tampon yapmak, çayın içindeki bazı maddelerin kan durdurucu özelliği nedeniyle faydalı olabilir.

Site içeriğinde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.

Protez Önerileri

Tam protez, doğal dişlerin olmaması nedeniyle çiğneme fonksiyonunu yitirmiş olanlara yapılır. İyi çiğnemenin, besin maddelerinin sindiriminde çok önemli olduğu bir gerçektir. Çiğnemenin tekrar kazanılması yanında protezinizin güzel görünmesinede yardımcı olacaktır. Bütün diğer konular gibi, protezinizi kullanmayı öğrenmeniz de biraz zamanınızı alacaktır. Kararlı olup konuya olumlu yaklaşırsanız, bir süre sonra protezinizi rahat kullandığınızı göreceksiniz.

Başlangıçta Karşılaşılan Sorunlar

Yeni proteziniz ağzınızda yabancı ve büyük gibi olacaktır. Dudak ve yanaklarda doluluk hissi duyulacaktır. Protezler ne kadar ince yapılırsa yapılsınlar size şişkin gelecektir. Alt protez daha çok hareket edecek ve yerinden çıkacaktır. Alt proteze alışmak, üst proteze alışmaktan daha zordur ve daha uzun zaman alır. İlk günlerde salgı bezlerinin uyarılması sonucu tükrük miktarında artma olabilir, bu zamanla geçecektir. Protezlerin yumuşak dokulara oturması ve fonksiyon sırasında hareket etmesi sonucu yapımında ne kadar özen gösterilmiş olursa olsun bazı yerlerde vuruklar olabilir. Hasta diş hekiminin dediği günlerde mutlaka gelmeli ve protezde düzeltmeler yapılmalıdır. Vurukların, hasta tarafından alınması yanlıştır, sorunları büyültebilirsiniz. Vurulan yerlerin alınması için diş hekimine gelmeden önce protezlerinizi en az 8 saat kullanmış olmalısınız. bu süre vuruk yerlerin görülebilmesini sağlar. Birkaç hafta içinde ağzınızdaki dokular proteze uyum sağladıkça bu sorunların da kendiliğinden azalacağına tanık olacaksınız. Protez takıldıktan sonra şikayet olmaması çok ender görülen bir durumdur.

Yemek Yeme ve Çiğneme

Diş hekimi tam protezleri takıldıktan sonra 24 ve 48 saat sonra hastasını mutlaka görmelidir. Protezinizi yeni kullanmaya başladığınız günlerde yumuşak gıdalarla işe başlamalısınız. Yiyecekleri küçük parçalara bölerek ve yavaşça çiğneyerek yiyiniz. Yemek yerken çenenizin her iki tarafını ve arka dişleri kullanarak çiğneyiniz. Protezi kullanmakta iyice tecrübe kazanmadan çok sert ve çiğnenmesi zor gıdaları yemeye çalışmayınız. Hastanın protezi ilk takıldığı zamanlarda su içerken protezlerin yerinden oynamaması mümkün değildir.Çiğnemeyi öğrenmek zaman ister. Örneğin: Etin kemiğini hissetmeniz zordur. Tavuk, balık, et gibi gıdaların kemiklerini tabağınızda ayıklayıp daha sonra çiğnemeye başlamanız daha doğru olacaktır. Tam protezlerle normal olarak yemek yiyebilmek en azından 6-8 hafta sürer. Tam protezlerle özellikle ilk haftalarda ön dişlerle kesinlikle ısırılmamalıdır. Bu, protezin arka kısımlarının dokulardan uzaklaşmasına neden olur. Başlangıçta dudak ve yanak ısırmalarıda olabilir.Dudaklar kapalı olarak yemek yemeye çalışılmalıdır. Protezinizle çiğneme kuvvetiniz, doğal dişlere göre 1/3 ile 1/6 oranında daha azdır.

Konuşma

Biraz zaman alabilir. Yüksek sesle okuma çalışması yapılmalıdır. Doğru telaffuz edilemeyen kelimeler tekrar edilerek normal hale getirilmeye çalışılmalıdır. Başlangıçta güldüğünüz, öksürdüğünüz zaman proteziniz ağzınızda yerinden oynayabilir. Tekrar yerine oturması için yavaşça dişlerinizi sıkıp, yutkununuz.

Görünüm

Protezi ilk kullanmaya başladığınız zaman yüzünüzün görünümü size değişik gelebilir.Yanak ve dudak kaslarınız proteze uyum sağlayınca görünümünüz normale dönecektir. Aynaya bakarsanız protezinizle daha genç göründüğünüz fark edeceksiniz. Yanak ve dudaklarınızdaki çökme protezinizle düzelecektir. Rahat davrandığınız ölçüde doğal görünürsünüz. Yapay (takma) dişlerin görünümü de son derece güzel ve sağlıklıdır.

Protezin Kullanımı

Protezinizi bir gün içinde ne kadar süreyle kullanacağınız konusunda diş hekiminizin önerilerine uyunuz. Protezinizi kullanmaya alıştıktan sonra geceleri protezinizi çıkarın. Böylece ağız dokularınız dinlenecek ve ağız sağlığınız korunmuş olacaktır. Protezler gece çıkarıldığında su içine bırakılmalıdır. Bir bardak içinde ve çocukların erişemeyeceği bir yerde tytulmalıdır. Geceleri protezlerini çıkarmamak durumunda olan genç insanlar ise gündüz ve uygun olan bir zamanda ağız dokularını dinlendirmelidir. Protezin ömrü 4-5 yıldır.

Protezin Bakımı

Sağlıklı bir ağız için, protezinizin gıda artıklarını her yemekten sonra temizlemek gerekir. Protezinizin her bölümünü protez temizleme fırçası ile fırçalayınız. Fazla kuvvet harcamayınız. Temizleme işleminde diş macunu veya Aktif temizleme tableti gibi maddeleri kullanabilirsiniz. Temizlemek için kesinlikle klorak, tuz ruhu vs. gibi maddeleri kullanmayınız. Protezinizi asla sıcak su içine koymayınız. Sağlığınızı ilgilendiren konularda kendi başınıza karar vermeyiniz.Protezinizin bol olduğu veya tamire gereksinim olduğu durumlarda diş hekiminize başvurunuz. Takma dişlerinizin içini ve dışını hergün Protefix çift başlı protez temizleme fırçası ile fırçalayınız.

Düzenli Kontrol

Tam protez kullanan hastalarda doğal dişleri olan insanlar gibi belirli aralarla kontrol edilmelidir. Çeşitli faktörlere bağlı olarak protez altındaki dokular değişebilir. Bu durumun hastanın genel sağlığı ile de yakından ilişkisi vardır.

Zamanla proteziniz dokularla uyumunu kaybeder ve siz bu durumu farkedinceye kadar dokularda zararlara sebep olabilir. Protezinizle ilgili veya ilgisiz, ağızda çeşitli lezyonlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle yılda en az bir kere diş hekimi tarafından muayene olmalısınız. Yeni protezlerinizin başarısı, diş hekiminize olduğu kadar size de bağlıdır. Sabırlı ve olumlu yaklaşım ile rahatça protez kullanan milyonlarca insandan biri olabilirsiniz.

Site içeriğinde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.

Kanal Tedavisi

Öncelikle şu bilinmelidir ki, doğal dişin yerini hiç bir yapay diş tutmaz. Dolayısıyla doğal dişlerimiz tedavi ederek son noktaya kadar korumalıyız. Dişlerimizden biri hastalandığında en bilinen koruma yöntemlerinden biri de kanal tedavisidir. Kanal tedavisi hasar görmüş dişlerin korunmasında yardımcıdır. Pulpa (sinir, kan, lenf damarlarını içeren dişin içindeki yumuşak tabaka), kendini tamir edemeyecek derecede hasar gördüğünde pulpa ölür. genellikle buna, kırık dişlerdeki veya derin çürüklerdeki bakteriler sebep olur. Bakteriler dişin özünde iltihaba yol açar. Hasar görmüş veya hastalanmış pulpa çıkarılmazsa diş ve çevresindeki dokular enfeksiyona maruz kalır. Ve sonunda dişinizi tamamen kaybedebilirsiniz.

Kanal tedavisi pulpanın hasar gördüğü durumlarda uygulanan bir tedavi şeklidir. Önceki yıllarda hastalanmış yumuşak diş tabakasıyla karşılaşıldığında tek çözüm çekim iken, günümüzde bu dişleri tedavi etmek mümkündür.

Derin çürük ve çatlak dolayısıyla pulpanın kendini iyileştiremeyeceği durumlarda diş canlılığını kaybeder, enfeksiyon bütün dişe yayılabilir. Kanal tedavisi yapılmazsa enfeksiyon kök ucundaki dokulara kadar ulaşabilir. Dişi çevreleyen çene kemiği de iltihaplanarak aşınır. Meydana gelen bu boşlukta abse oluşur. Bu tabloya ağrı ve şişlik de eşlik eder ve diş kısa zamanda kaybedilir.

Site içeriğinde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.

Diş Taşı (Tartar)

Diş hekiminizin kalkülüs olarak adlandırdığı diş taşı yani tartar, tükürüğünüzdeki minerallerin ve plakların bir ürünüdür. Taş, diş eti iltihabı ve periodontit gibi diş eti hastalıklarının başlıca nedenidir.

Taş, özellikle diş eti çizgisinin altında oluştuğunda en büyük sorunu yaratır. Taş, kireçli ve serttir; temizlenmesi ise güçtür. Düzenli diş kontrollerinin bir bölümü dişlerinizin ve taşların temizlenmesini içerir. Bu temizleme işlemi, özellikle diş eti çizgisinin altındaki taşlar için gratuar ve küret adı verilen aletlerle dişi kazıyarak yapılır, işlem, rahatsız edicidir ve diş etlerinizi kanatır. Diğer bir yöntem ise, taşlan temizlemeye yardımcı olan bir titreşim aleti kullanmaktır.

Şu günlerde, tartara karşı diş macunları için fazlaca reklam yapılmaktadır. Bu diş macunlarının, diş etinin üstündeki dişler üzerinde taş birikmesini azalttığı, ancak diş eti çizgisinin altındaki taşlar için çok az etkisi olduğu ya da hiç olmadığı bulunmuştur. Ne yazık ki, diş kaybıyla sonuçlanabilen bir diş eti hastalığı olan periodontit’e yol açan da, diş etinin altında oluşan taşlardır (tartardır). Tartar kontrollü diş macunlarının estetik bir görünüme etkisi olabilir ve diş hekiminize gittiğinizde dişlerinizin daha iyi temizlenmesine .yardımcı olabilir, ancak gerçek, zararlı taşların oluşmasını önlemekteki yararı çok azdır.

Ayrıca, sigara içmenin neden olduğu diş lekelerini temizlemek için tasarlanmış özel diş macunları da bulunmaktadır. Biz bu diş macunlarını önermiyoruz: Diş etleri zaten çekilmiş olan kişiler, diş eti çizgisi altındaki daha yumuşak tabakaların maruz kalacağı bu tür diş macunlarından zarar görebilirler. Bu tür diş macunları, aynı zamanda dişlerinizin sıcak ya da soğuk yiyeceklere karşı daha da hassaslaşmasına neden olabilir.

Bazı tartara karşı diş macunları üzerinde bulunan uzman kuruluşların onayı, anti-tartar nitelik için değil, diş macununun içerdiği flor için verilmiş bir onaydır.

Site içeriğinde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.

Diş İpi Kullanma

Diş ipi, diş aralarında kalan yiyecek artıklarının uzaklaştırılması açısından çok yararlı bir araçtır. Çok küçük yaşlardan başlanarak uygun diş fırçalama ve diş ipi kullanma tekniklerinin öğrenilmesi gerekmektedir.

Dişler fırçalandıktan sonra diş ve diş eti çizgisi ile dişler arasında kalan yemek artıklarının temizlenmesi için diş ipi kullanılır. Bu artıklar en önemli çürük nedenlerindendir.

1. Otuz santimetre kadar diş ipi alınır. Diş ipinin bir bölümü bir elin orta parmağına diğer ucu da diğer elin orta parmağına dolanır. İpin bir bölümü ortada kalmalıdır.

2. Ortada kalan ip bölümü işaret parmağı ile geriye doğru itilir.İp, dişler arasından geçirilir. Bu hareket sırasında sert olunmamalıdır. İp diş etine kadar indirildikten sonra ağız boşluğuna doğru diş aralarını sıyıracak biçimde indirilir. Bu sırada diş etinin kesilmemesine özen gösterilmelidir.

3. Aynı uygulama diğer bir parça ip alınarak alt dişler için de tekrarlanır.

Site içeriğinde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.

Diş İmplantı (Diş Ekimi)

Günümüzde diş implantları, tartışmasız olarak doğal dişlere en iyi alternatiftir. Geleneksel köprü ve protezlere göre daha iyi konuşma ve çiğneme fonksiyonu sağlarken, yüzünüzde doğal bir görünümü de beraberinde getirir.

Bugün implantın, 21. yüzyılda üzerinde en çok çalışılacak olan diş tedavi şekli olduğu anlaşılmaktadır. Doğru teşhis, yeterli bilgi, tecrübe ve ekipmanla uygulandığında diş implantı, hasta ve hekim açısından olağanüstü başarılı sonuçlar verebilen bir tedavi şeklidir.

Kısaca implant, eksik olan dişlerin fonksiyon ve estetiğini tekrar sağlamak amacıyla çene kemiğine yerleştirilen ve uygun malzemeden yapılan yapay diş kökleridir. (implant=implantat=implantate=çakma diş=vidalı diş=vida diş)

Site içeriğinde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.

Diş Eti Hastalıkları

Dişin diş eti dışında görünen bölümü diş minesi denilen sert bir tabaka ile kaplanmıştır. Bunun altında daha yumuşak bir yapı vardır. En içte ise diş özü vardır. Burada bol miktarda damar ve sinir bulunur. Diş gövdesi diş etine ve onun altındaki kemiğe girdiği bölümde daralır. Bu bölüme dişin boyun bölümü denir. Çene kemiği içinde kalan bölümüne ise dişin kök bölümü adı verilir. Diş kökü diş yuvasında çene kemiğine özel doku uzantıları ile sıkıca bağlanmıştır. Diş eti hastalıkları, diş çürükleri ağız kokusuna neden olabilir. Ağız kokusu olduğunda nedeni araştırılmalıdır.

Diş eti hastalıkları en önemli diş sağlığı sorunları arasındadır. Ağız hijyeninin bozukluğu ile yakından ilişkilidir. Başlangıç döneminden itibaren diş etleri kolay kanar. Diş eti kanamalarında diş hekimi muayenesi zorunludur. Diş etleri, diş yuvaları ve ağız tabanındaki iltihaplanmalar genel olarak diş eti hastalığı olarak bilinmektedir. Diş üzerindeki plaklar bunun en önemli nedenidir. Tedavi edilmeyen diş eti iltihapları çene kemiğinin de iltihaplanmasına ve zarar görmesine yol açabilir.

Diş çürüğü, diş eti hastalıkları, sinüzit, bademcik iltihabı, solunum sistemi hastalıkları, sindirim sorunları, ağız bakım yetersizliği ağız kokusuna neden olabilir. Bu hal, sosyal ilişkileri de etkiler. Bazı metabolizma hastalıkları da ağızda kendine özgü kokular yapabilir.

Site içeriğinde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.

Diş Dolgusu

Günümüzde kullanılan dolgu maddelerinin çoğu sadece dişe tutunur, yapışmaz. Bu nedenle diş hekimleri dolgu yaparken bazı tutucu önlemler alırlar. Bu önlemler özel tutucu oyukların hazırlanmasıyla mümkün olur. Dolgu yaparken ana kural olarak iyi bir kavite (oyuk) hazırlanır; ve dişe yapılacak dolguyla çürümeden önceki doğal biçimi tekrar verilmeye çalışılır.

Dolgu maddesini seçerken diş hekimleri maddenin arka dişlerde çiğneme basıncına dayanabilmesini; ön dişlerde mümkün olduğunca fark edilmemesini; dişe ve diş özüne zarar vermemesini göz önüne alırlar. Şimdi sizlere birkaç tip dolgu maddesi hakkında bilgi vermek istiyoruz:

Amalgam Dolgular (Metal Dolgular)
Çok dayanıklı ve ekonomik bir dolgu maddesidir; fakat görünümü estetik değildir. İçinde % 70 gümüş, % 23 kalay, az miktarda bakır ve çinkodan oluşan tozun cıva ile karıştırılmasıyla hazırlanır. Karışım diş hekimi tarafından hazırlanan oyuğa yığılır ve dolgu birkaç saatte sertleşir. Özellikle azı dişleri için günümüzde kullanılan en iyi dolgu maddesidir.

Porselen Simanlar, Kompozitler (diş renginde dolgu)
Estetik dolgu maddeleridir (bonding); fakat amalgam kadar dirençli değillerdir. En çok ön dişlerde kullanılırlar.

İnlay ve Onlayler
İnlaylar döküm, dolgulardır. Dolgu için şekillendirilmiş oyuğun (kavite) ölçüsü alındıktan sonra, laboratuvarda altın veya porselenden hazırlanır ve dişe yapıştırılır. Özel teknik ve çok hassas çalışma gerektirirler. Onlay’lerde ise; dişin ağızda görünen kısmındaki doku kaybı daha geniştir. En az bir ya da daha fazla çıkıntılı kısım zarar görmüştür.

Site içeriğinde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.

Diş Çürümesi

Diş çürüklerinin oluşmasında üç temel etmen bulunmaktadır: Duyarlı bir diş yüzeyi, mikroorganizmalar için elverişli yiyecek artıkları, bunların parçalanmasına ve asit oluşumuna yol açacak mikroorganizmaların varlığı. Besinler içinde diş çürümesine en çok neden olanlar karbonhidratlar, yani kabaca, şekerli gıdalardır.

Dişler düzenli olarak fırçalanır ve bakımlarına özen gösterilirse, mikroplar onlara zarar veremezler. Diş çürüğü, dişte oyuklar yaparak dişin yapısını bozan ve kendi kendine iyileşmeyen bir hastalıktır.

Dişler iyi temizlenmeyecek olursa, üzerinde besin artıkları ve mikroplar birikir. Ağız içerisindeki bakteriler yiyecek artıklarındaki şekerli maddeleri kullanarak onu saydam, yapışkan bir madde haline getirir ve dişler üzerine yapışmasını sağlar. Bu birikintilere plak denir. Bu plaklar bakterilerin diş üzerinde tutunmalarını da kolaylaştırırlar. Besinlerin tatlandırılması için kullanılan şekerli maddelerin içinde bulunan asit, dişlere zarar verebilir, ancak bakterilerin kendileri de asit oluşturabilmektedir. Asit diş minesinin erimesine neden olur. Böylece oluşan erime bölgelerinden giren mikroplar kolayca alttaki yumuşak dokuya ulaşabilirler.

Asitler dişin koruyucu tabakası olan diş minesi üzerinde küçük delikçikler oluşturur. Bu delikler giderek genişler ve küçük oyuklar haline gelir. Diş minesinin erimesinden sonra çürük hızla ilerler, alttaki tabakada geniş ve derin bir oyuk meydana getirir. Diş çürüğü diş özüne doğru ilerledikçe dişler ağrımaya başlar. Çürük daha da ilerlerse diş özü bölgesinde ve çene kemiği içerisinde cerahat oluşmaya ve birikmeye başlar. Buna diş apsesi denir. Eğer diş hekimi tarafından daha başlangıcında tedavi edilmeyecek olursa çürük diş için daha zor, karmaşık ve pahalı tedaviler gerekebilir. Diş plağı, diş etlerinin önemli hastalık nedenlerinden biridir. Yemeklerden sonra dişlerin fırçalanması ve diş ipi kullanarak yemek artıklarının çıkarılması dişlerin çürümesini, diş eti hastalıklarının oluşumunu ve ilerlemesini önler.

Dişlerin ağrımaması sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Diş ağrısının olması için diş çürüğünün çok ilerlemiş olması gerekir. Diş çürüklerinin tedavi edilebilir dönemde belirlenmesi için ağrı oluşmasını beklemeden senede en az iki kez diş hekimine giderek dişlerin muayene ettirilmesi gerekir. Diş hekimleri gerektiğinde dişlerin filmini çekerek gözle görünmeyen diş oyuklarını da belirleyebilirler.

Diş çürüklerinin erken dönemde tanınması dişlerin kaybedilmesini engelleyebilir veya en azından geciktirebilir. Bu hem sağlık açısından, hem de sosyal ve ekonomik açıdan önemli katkılar sağlar. Ağza takma diş takılmasına olan ihtiyacı azaltır. Hiçbir şey kendi doğal dişlerimizin yerini tutamaz. Kalıcı dişlerin erken dökülmesi beslenme sorunlarına neden olur. Doğal dişlerin uzun süre dayanmasında ağız ve diş bakımının önemi çok büyüktür.

Diş sağlığı açısından sularla aldığımız flor da çok önemlidir. Sularında flor eksikliği olan yerleşim yerlerinde diş çürüklerinin oranı çok artar. Bu nedenle florla ilgili olarak sağlık kuruluşlarının önerilerine uyulmalıdır.

Site içeriğinde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.

en_USEnglish
tr_TRTurkish en_USEnglish